Sunday, November 30, 2008

Steven G.

Steven Gerrard'i resimdeki haliyle hatirlayanimiz var mi acaba? Tam 10 yil once, Kasim 1998'de cekilmis bu resim; Gerrard'in Liverpool formasini ilk defa giyip Kop'un onune ciktigi bi Blackburn maci. Bundan tam 6 gun sonra da bu forma altindaki ilk golunu atiyor. O zamandan bu yana gecen surede tam 103 gol atti Gerrard. Bir orta saha oyuncusu icin, hele ki hucuma yonelik ortasaha olarak oynamadigi dusunulurse, inanilmaz bi istatistik. Ekim 2003'ten beri, yani 23 yasindan bu yana, Liverpool'un kaptanligini yapiyor. Kaptanligin, saha ici liderligin Gerrard'dan daha cok yakistigi bir oyuncu yok benim kitabimda. Istikrari, liderligi, sahada pozisyon alisi, sutlari, paslari, defalarca son dakikada takimini ipten alislari, mutevaziligi.. Hangi ozelliginden baslamak lazim bilemiyorum. Daha 28 yasinda ve en az 5 sene daha en ust duzeyde perform edebilecek durumda. Kakalarin, Messilerin, Ronaldolarin yaninda benim gonlumdeki bir numarali topcudur Gerrard.

Sergen Yalcin

Bu blogda Sergen Yalcin'nin cesur yorumlarla Terim'i elestirmesini saygi ile alkislamistim. Vay be adamin bi beklentisi olmayinca ne guzel geciriyor Terim'e demistim icimden. Ne yazik ki beklentiler cakisinca Sergen dunku FB-BJK macindaki yorumlariyla ters koseye dustu. Takim tertibinden tutun oyuncu degistirmedeki gecikmelerine kadar bi derbi macta yapilmayacak hatalari yapiyor Denizli, ama normalde muthis elestirel bi tavir almasi beklenen Sergen, Denizli'yi secimlerinden dolayi birakin elestirmeyi, tebrik ediyor. BJK, hele ki GSnin Kadikoy maceralarina gore, 10 kisi kalmasina ragmen bile yine iyi oynadi, ama bu Denizli'nin hatalarini gecistirmez. Ne var ki Sergen -yardimci hocalar, naapar ki? yelek tasirlar, kuka yerlestirirler diye dalga gectigi- yardimci hocalik pozisyonu icin Denizli'ye yalakalik moduna gecti bile, bravo. Sergen'in de cesareti ufukta yardimci hocalik beklentisi olana kadarmis. Hic yakismadi Sergen'e.

Sebastian Deisler

Ne zamandir aklimdaydi su adamla ilgili iki kelam yazayim diye. Yakin zamanlarda verdigi bi roportaji Borges sitesine tasiyinca tetikledi beni de.. Acikcasi oldum olasi sevdigim oyunculardan biriydi. Hiz, top surme ve iyi orta kesmede pozisyonu olan sag acik mevkiinin belki de jenerasyonu icindeki en iyilerindendi. Ne var ki fiziksel ve mental sikintilar 27 yasinda pes ettirdi kendisini, ve Bayern Munih ile kontrati 2009 yazina kadar surmesine ragmen futbolu biraktigini acikladi. Hem daha once okuduklarim hem de roportajinda soyledikleri sonrasi bu adama uzuleyim mi sinirleneyim mi bilemedim. Surekli beklentileri karsilayamamaktan, futboldan keyif alamamaktan, futbolun markalasip kurumsallasmasindan ve kendisinin bu ortami sahte bulup entegre olamamaktan, bi Effenberg gibi 'cool' olamamaktan dem vurup duruyor, ve tum bunlarin onda olusan kronik depresyonu deprestirdiginden yakiniyor. Futbolun su ana kadar kendisine sundugu olanaklardan bihaber, simarikca ve son derece nankor bi yaklasim olarak algiliyorum ben bunu. Her ne kadar ayni Deisler gibi 28 yasinda futbolu birakmak zorunda kalan Van Basten'in hikayesine benzer yanlar olsa da, Deisler'in sikintisinin cogu psikolojikti. Fiziksel sakatligi gecse bu sefer depresyon basliyordu. Sonunda da bakti olmuyor, cekti fisi. Merak ediyorum futbol disindaki ortamdan haberi var mi? Her isin kendine ozgu baskilari, eksiklikleri, sikintilari, cefalari var. Bana gore yeryuzundeki en zevkli, en populer isin sahibiydi Deisler ama onun icin bu sonucta bir 'is', ve belki de bu popularitesi, onun gibi 'camera shy' bi adama fazla geldi. Tabi boyle yapmak yerine bu cekingenlik sorunu ile misal bi Paul Scholes gibi deal edebilirdi, edemedi.. Gelsin sabahtan aksama bi ofiste oturup rapor mapor hazirlasin, deadlinelar ile cebellessin, her gun takim elbise giysin, musteri memnuniyetiyle ugrassin, maas beklesin, bonus beklesin, promosyon beklesin Deisler.. Bakalim oyle bi hayat ne kadar depression-free oluyomus..

Sunday, November 23, 2008

Carsi'dan inciler

BJK'nin Carsi'si gercekten kendine has bi taraftar grubu. Gecen haftaki Eskisehir macinda yaptiklariyla bi kere daha dikkat cektiler. BJK ilk golu atmadan biraz once, 30. dakika civari falandi. BJK'de Tello muthis kavisli korner atti, EsEs kalecisi son anda celdi ama pozisyon muallakti. Sonra TVde tekrarini izleyince top cizgiyi gecti gibi gordum, ama acikcasi yan hakemin bunu suzmesi zordu. Neyse, pozisyonu benim gibi TVden izleyen birtakim BJKliler macta oldugunu bildikleri arkadaslarini arayip pozisyonun gol oldugunu bildirmisler. Klasiktir zaten, mactaki tartismali pozisyonlardan sonra TVden izleyenler mactakilere SMS atip pozisyonda hakemin kararirin dogru-yanlisligini anlatir. Anlasilan BJKliler de oyle yapmis, nitekim pozisyonun hemen ardindan basladi Carsi 'pozisyon golmus, Allah belani versin' diyerek hakemi bi sonraki pozisyon icin baski almaya. Yurtdisindaki bircok stad artik dev ekranlarla dolu. Pozisyonlari izleyebiliyorsun. Ne var ki hicbir tartismali pozisyonu tekrar gostermiyorlar ki hakeme bir tepki gelmesin taraftarlardan. Anlasilan BJKlilerin mac ici tekrarlara falan ihtiyaci yok pozisyonu yorumlayip tepkilerini ortaya koymak icin. BJKli degilim ama taraftarlarinin yontemlerine sapka cikartmama engel degil bu. Tabi bu kadar sag duyulu ve muhalif bi taraftar grubu nasil olup da tupcu biradere sesini cikartamiyor, bunu anlayamiyorum...

Dimitar Berbatov

Vasat bi futbol ulkesinden cikma superstar futbolcu olmak bana gore oldukca sikinti yaratmaya namzet bi durum. Nitekim tum gozler senin ustunde, senden beklentiler tavanda, takim arkadaslarin hicbir sey yapmasa bile senin cikip sov yapman lazim. Yoksa ayni Berbatov'un durumunda oldugu gibi derler adama 'ulan EPL'de her mac ayri resital veriyosun ama Sofya'ya geldin mi tis, ne is' diye. Bu kadar bariz degil belki ama meali buna denk gelecek sekilde hem bazi takim arkadaslari hem de yerel basin elestirdi Berbatov'u. Aslinda olayin sacmaligi iki yonlu. Birinci ve en basit aciklama Ibrahim Tatlises'in 'Urfa'da Oxford vardi da mi gitmedik' tarzinda olacak biraz gerci; Bulgar milli takiminda Berbatov'u besleyen bi Scholes, bi Ronaldo, bi Giggs vardi berisinde de Berbatov mu oynamadi? Ikinci ve mantikla desteklenecek aciklama ise su; Berbatov daha henuz 28 yasinda ve simdiden Bulgar milli takimi efsaneleri Kostadinov ve Stoitchkov'dan bile daha cok gol atmis ve milli forma altinda en cok gol atan 2. futbolcu konumunda. Adamin gol ortalamasi dehset; 64 macta 41 gol. Hani 94 dunya kupasinda yari finalist olan kadroda Stoitchkov'un arkasinda ne biliyim bi kel Letchkov vardi mesela durmadan pas dagitan (o da Bulgar federasyonu asbaskani oldu bu arada). Peki Berbatov'un arkasinda kim var, onun kalibresine yetisebilecek?

Anders Frisk

Anders Frisk'in baska resmini kullansam bisey ifade etmeyebilir ama bu resmi koyunca herkes animsamistir kim oldugunu. Eylul 2004'teki Roma-D.Kiev macinda kafasina atilan cisim sonrasi cekilen resim. Avrupa sampiyonasi finali, dunya kupasi yari finali, CL yari finali gibi baya sasali maclar yonetmis, ismi bilinen hakemlerden biriydi, taa ki Mart 2005'teki Barcelona-Chelsea macinda Drogba'ya gosterdigi kirmizi kart sonrasi 'ailesini hedef alan tehditler' aldigini soyleyip hakemlik kariyerini kisa kesene kadar. Isvecli hakem gecenlerde yeniden gundeme geldi. Nitekim Yunan futbol federasyonu, Frisk'e kendi hakem komitelerinin baskani olmayi teklif edene kadar. Frisk dusunmek icin zaman istmemis. Yunan futbolu icin oldukca cesur bi karar... Yunan hakemlerinin yonetimi -ayni bizde oldugu gibi- cok fazla elestiri alinca, boyle bi yontem izlemis Yunan federasyonu. Aslinda benzer bi uygulamayi 60lar ve 70lerde de yapmislar, derbi maclarina yabanci hakem atayarak, fakat sonuclari hic de bekledikleri gibi olmamis. Acikcasi bence yerinde bi karar, ozellikle de eger Yunan futbolunda da aynen bizdeki gibi hakemlik camiasini karsi bi guvensizlik varsa. En azindan bu pislik carkindan gecmemis, kariyeri belli bi yabanciyi hakemleri belirleme ve denetleme gorevi verirseniz, alinan kararlar ve sonuclarini sorgulamayi birakirsiniz. Korkarim bize de benzer bi uygulama gerekecek yakinda. Aksi halde kerameti kendinden menkul baskanlar konusur durur 'bizim maclarimiza su hakem olmasin bu olsun', ya da 'gitsin, dudugunu assin' gibi.. EPL'de 'respect to refrees' gibi kampanyalar duzenleniyor ve hakemlerin pozisyon ve itibarlari kuvvetlendiriliyorken bizdeki -ve belli ki komsumuzdaki- durum gercekten acinasi..

Verimsiz cumartesi

Verimsiz ya da kifayetsiz kelimelerinin yetersiz kalacagi bi cumartesi futbol keyfi yasadim resmen. Arka arkaya Ankaragucu-FB, Chelsea-Newcastle, Ankaraspor-GS ve son olarak Inter-Juventus. 4 mac izleyip sadece 1 gol gordum tum cumartesi gunu boyunca, ki o gol da ite kaka giren sacma salak bi goldu. Iste boyle gunlerde sorguluyorum kendimi, 'ben ne yaptim ya koca cumartesi gunu' diye...

Friday, November 21, 2008

William Gallas

Chelsea'deyken Gallas'i her yola gelen 'utility player' modunda buldugum icin iyidir kotudur diye kategorize edemezdim. Arsenal'e gelip de kaptan yapildiktan sonra cibilliyeti ortaya cikti. Gozumde Van Bommel ile beraber buyuk takimlara neden kaptan yapildiklari mechul iki oyuncudan biridir. Gecen seneki Birmingham macinda yenen son dakika golune verdigi zavalli tepkiler (resim de o mactan alinma), mac ortasinda takim arkadasi ve kendinden 10 yas kucugu Bendtner'e kafa tutusu, bu sezon basinda agzinda sigara ile gazetelere malzeme olmasi, 4-4'luk Spurs maci sonrasinda soyunma odasinda agiz dalasina giren iki takim arkadasini -isim vermeden- bi kahraman gibi ayirdigini basina aciklayip bunlardan birisinin takim moralini bozdugunu soylemesi ve son olarak da takimin genclerinin yeterince cesur davranmadigini soylemesi artik taraftarlar gozunde kaptanligi iyiden iyiye sorgulanir, hatta kimi taraftar forumlarinda kaptanligi geri alinsin, haline getirdi Gallas efendiyi. Daha onceleri durusuyla da varligiyla agirligi olan ve hep saygi uyandirmis -Adams, Bergkamp, Viera ve Henry gibi- kaptanlarla calismaya aliskin Wenger icin zor karar. Aslinda laf yine Wenger ile ilgili yazdigim bi onceki posta geliyor. Arsenal'de su anda bu tarzda bi oyuncu yok ki kaptan yapasin, liderlik veresin. Ortalik genclerle kayniyor, gozumuzun en aliskin oldugu Fabregas topu topu 21 yasinda. Yine de kaptan olarak bu kadar hata yapip moral bozan bi adam yerine malzemeciyi kaptan yaparim daha iyi.

Thursday, November 20, 2008

FT vs RTE

Tarz, hava, ego, tepki hep ayni ikisinde de. Ulkemizi temsil eden iki sozde lider... Ikisi de geldikleri pozisyonlarda hazim sorunu yasiyorlar. Biri onu secip de bulundugu koltuga getirene minnet duyup hizmet edecegine kendini o secmenin efendisi sanar, basinda secmece ambargo koyar. Digeri ise onun su anda bulundugu yere gelene kadar kabarttigi egosunun agirligi altinda ezilip basina posta koyar, elestirel sorular soran gazetecilerin ismini not defterine kazir, ki sonradan hesabini kessin. Cerrutti takim giyince, pembe mendil takinca, liderlik dersi vermeye kursuye cagrilinca sandik ki degisecekler.. Tanri sendromu bu ikisini esir almis, onlar da bizleri...

Sunday, November 16, 2008

Quantum of Solace

22. James Bond filmi 'Quantum of Solace'i seyrettim dun. Acikcasi aksiyonu sevdim ama konuyu ele alislarini garipsedim. Eskiden alistigimiz, Bond'un her yeni filmde bir gorevi, bi ana dusmani olur, onu temizler gecerdi. Simdiyse hikayeler birbirini takip ederek devam ediyor. Yeni film tam anlami ile eskisinin bittigi yerden basliyor, bi sonraki icin de zemin hazirlayarak bitiyor. Yani olayi birbirinden bagimsiz film serileri olmaktan cikartip birbirini tamamlayan filmler sekline sokmuslar. Tabi her yeni Bond icin ortalama 2-3 sene bekledigimiz dusunuldugunde kimin aklinda ne kalirsa hikayeyle ilgili, orasi mechul. Son bi soz de yeni Bond abimiz, Daniel Craig'e; Pierce Brosnan'dan sonra kral gibi geldi. Brosnan'in surreal gevseklik ve yavsakligi, ustune bi de ona denk gelen Bond senaryolarinin boktanligi ile Bond serisi klas ama embesil bi hal almisti. Simdi daha bi ciddiyet kazandi sanki.

Gokhan Unal vs Umut Bulut

Arkadaslarimla Umut mu daha iyi Gokhan mi muhabbetini sik sik yaparim. Nedense ben bu Umut'u oldum olasi begenmisimdir. Gokhan'i biraz fazla klasik golcu stilinde buluyorum. Kosmaz etmez ama son vurus iyidir. Umut ise bence daha iyi bi takim oyuncusu. Ama digerinin yaninda bal yapmayan ari gibi kaliyor. Allahtan bu gece TRT'deki Stadyum programinda Mehmet Demirkol da Umut'un ne kadar 'underrated' bi oyuncu oldugundan, caliskanligi ile takim icin oneminden falan bahsetti de kendime yandas bulmus oldum. Buradan Gokhan savunucusu SK'ya da selam cakarim bu vesile ile.

Heurelho Gomes

Gorunuse gore artik kimsede onun hatalarina gosterecek tahammul kalmadi. Onceleri yan toplara cikislarda yaptigi hatalar sonrasi takimin verdigi kayiplar goze batiyordu. Derken Harry Redknapp'li yeni donemde takimin aldigi ivme ile bu hatalar biraz unutuldu mu ne derken bu hafta kucagindaki topu iceri alarak kendi kalesine gol atti ve spiker de yorumcu da 'yetti gari, sallayin bu kovayi' demeye basladilar. Haftaya yedege dusmesi kuvvetle muhtemeldir. Halbuki hikayenin baslangici guzeldi. 4 sezon kaldigi PSV'den 10 milyon euro'ya gelirken kendisinden beklentiler oldukca kuvvetliydi. Dogrusu PSV zamaninda da bir-iki sapsal hatasi vardi ama tek basina mac almisligi da boldu 191'lik dev kalecinin. Ben kendi adima kaleyi kaplayan, cusseli, birbirde rakibin onunde cabucak buyuyen kalecileri sevdigim ve Gomes'i de PSV'de bolca izlemis oldugum icin oldukca umutluydum. Kaldi ki Eeredivisie'de bolca basarisi bulunur; 4 sezon boyunca oynadigi tum lig maclarinin %60'ini 'clean sheet' ile bitirmek, tam 971 dk hic gol yememek, PSV'de oynadigi her sezon sampiyon olmak gibi. Tum bunlar tabiki onu taraftarin sevgilisi yapmisti. Hatta gecen sezon sonunda giderken PSV taraftari ona asagidaki pankart ile tesekkur edip ugurladilar. Fakat sonucta benim EPL'e damga vurmasini bekledigim kaleci, bugun Spurs'te formayi yedegine kaybetmek uzere. Spurs'un devre arasinda yeni bi kaleci daha alacagi soyleniyor. Henuz sadece 27 yasindaki Gomes'in belki de kariyerine bi reset atip sifirdan baslamasi gerekecek gibi.

Saturday, November 15, 2008

Professor Wenger'in hatasi

Bu blogda daha once de haddim olmadan Wenger'i elestirmistim, bu iki olacak... Her ne kadar Wenger'i bi futbol romantigi olarak takdir ediyor olsam da, oynattigi akici, bol pasli futbolu seviyor olsam da, her daim torbadan yeni bi 16-17 yasinda potansiyel yildizi cikartmasi beni heyecanlandiriyor olsa da, soyle bi gercek var ki bu takim da lider bi oyuncu yok. Fabregas takimin dumeninde belki, ama lideri degil. Kaptan diye gecen uyuz Gallas'i ipleyen hata yapar zaten. Isler ters gittiginde ilk ariza cikartan, aglayip zirlayan, takim arkadaslari ile it dalasina giren Gallas olmustur. Halbuki bu tarz, tepeye oynayan takimlarda, ozellikle isler yolunda gitmediginde 's.kerim laaaan noooluyo burada' diye isyan bayragini cekip insiyatif alacak, takim arkadaslarini gazlicak, ornek teskil etcek en az bi adama ihtiyac var. Chelsea'de Ballack, Lampard, Terry gibi bunlardan bolca var. Liverpool'da Carrager, Gerrard. Newcastle'da eskiden Shearer, Arsenal'de eskiden Viera, ManUn'da eskiden Roy Keane oldugu gibi. Ozellikle ortasahaya gelip topu ayagina isteyecek, takimi ileri mars edecek, rakibe korku salacak bi adamin eksikligi bas bas bagiriyor Arsenal'de. Orta sahayi Denilson, Fabregas, Walcott ve Nasri gibi dort teknik oyuncu ile doldurmak oyunu hizlandirir ve guzellestirir, ama sonuca yonelik futbolda sezon sonunu getirmez gibime geliyor. Son 3 sezonda herhangi bi kupa kazanamamis olmak bir yana, ilk 2'ye bile girememis olmalari sanirim bunun bi gostergesi. Professor Wenger'in bunu goremiyor olmasinin imkani var mi? Bence inatla yeni futbol duzenini bu eksende oturtmaya calisiyor o kadar. Kredisi nerdeyse sonsuz ama belli de olmaz..

Cam adam 11'i

Rustu
Nesta Woodgate L.King Heinze
Rosicky E.Belezoglu Robben Kewell
Owen V.Persie

Bu listeye girebilecek olan Nihat'i Ronaldo'yu yazmiyorum mesela. Nitekim onlarinki capraz bag yirtilmasi; gercekten son derece ciddi bi sakatlik, geri donmek zaten yeterli mucize bana gore. Burada yaptigim liste daha cok, ne halt sakatligi oldugu tam belli olmayan, her hafta basinda 2-3 haftaya duz kosulara baslar geyikleri cikan ama geri donusleri surekli ertelenen, donduklerinden kisa bir sure sonra tekrar sakatlandilar haberleri cikan oyuncular uzerine. Belki her biri pozisyonlari itibariyle muthis oyuncular ama bu kadar bi ileri iki geri tarzi oyuncular ustune istikrar ya da sistem insa etmek neredeyse imkansiz.. Resim de temkinli savunma'dan arak bu arada.

Bu "cam adam 11"i ustune bi de Lampard, Gerrard gibilerden olusan sakatlik, formsuzluk bilmeyen "domuz adam 11"ini de ayrica dusunucem..

Kayseri - Kadir Has Stadi son hali

Bu yeni stad yapimlariyla alakali olarak hislerim biraz karisik. Bir yandan boyle yepyeni stadlara kavusuyor oldugumuz icin -dolayisiyla da hem mac izleme/izlenme kalitemizin artacagi hem de ileride olasi bi Avrupa sampiyonasi talipligi durumunda sansimizin artacagi- icin seviniyorum. Diger yandan da bu stadlarin dolmamasi durumunda ortaya cikacak anti-ambiansi dusununce karamsarliga kapiliyorum. Nitekim dusununce; sezon basinda oynanan Kayseri-GS macinin hali beni epey uzdu. Bi tarafta onceki sezonun kupa sampiyonu, diger tarafta lig sampiyonu, ustelik de evsahibinin yeni sezondaki ilk maci, hava cillop, ama stadyum yariya kadar dolu.. Yani koca sehrin tek takimi, ustelik umit veren bi takim, ama seyircinin cani maci macta izlemeyi cok da istemiyor. Bunu neye baglamak lazim bilmiyorum; genel stad kalitesizligine mi (eger oyle ise o zaman yeni stadlarla bu sorun cozulur) yoksa genel futbol kalitesizligi ile mi (eger sebep buysa isterseniz Old Trafford'un replikasini yapin kader degismez). Umarim bu yeni stadlar kalite noksanligimizi (her anlamdaki kalitesizligimizden bahsediyorum; yoneticilerden, basina kadar) biraz olsun toparlar..
Bu arada GS sittin senedir bi Aslantepe ile tebelles olurkan, sessiz sedasiz koca stadi nerdeyse bitiriyorlar Kayseri'de. Gercekten bravo..

Tuesday, November 11, 2008

Football in video games

Futbol artik gamer dunyasi ahirinin buyukbaslari arasinda, belki de ilk sirada. Guardian bu hafta 'football loving video gamers' icin guzel bi quiz hazirlamis. Ben ki cogunu oynadigimi, az cok bildigimi dusunurum ancak 4/10 cektim. Vakit olunca goz atilasi:
http://www.guardian.co.uk/football/quiz/2008/nov/11/1

Sunday, November 9, 2008

Bu rezillige kim, ne zaman dur diyecek?

Asagidaki yazi cumartesi gunu Sabah'ta Hincal'in Yeri'de cikti. Akli selim her turlu futbol izleyicisinin altina imza atmasi gerektigini dusundugum bi yazi. Olay tabi Ankarasporla sinirli degil, Istanbul B.B. icin de gecerli. Kimin parasi kime oyuncak ediliyor belli degil mi? Futbol Federasyonumuz ve Spor Bakanligimiz o kadar uzun sure embesil konularda vakit kaybettiler ki burunlarinin onunde ortaya cikan bu belediye butcesinden araklamali futbol takimlarini bi mercek altina almayi dusunemiyorlar. Bunlarin dogru duzgun taraftarlarinin olmamasi sebebiyle maclarinin zerre ambians yaratamamasi sebebiyle varliklarindan keyif ve nasip alacak bi kitle de yok. Varsa yoksa arkalarindaki uc-bes karanlik kisinin egolarina oynuyor bu takimlar. Yani ne halta hizmet ettikleri mechul, sistemin adam gibi regule edilmeyisi sayesinde bi sekilde ortaya cikmis, kerameti kendilerinden menkul birer utanc kaynagidir bu takimlar. Birisinin basinda Abdullah Avci, digerinin basinda Aykut Kocaman olmasi ve bizim bu hocalara olan sempatimiz hicbirimize isin vahametini gormezden gelme hakki vermemeli diye dusunuyorum. Hincal'in dedigi gibi; kim, neyi bekliyor biseyler yapmak icin? Ligimiz bu utanctan kurtulmalidir bi yasa ile, bu kadar basit.
"Beş yüz seyircisi olmayan Ankaraspor'a trilyonlar yatırıp, oğlunu da başına geçiren Melih Gökçek, Botaş zamlarıyla yeniden gündeme geldi. "Kör tuttuğunu" örneği, kamu kurumlarından borçlarını tahsil edemeyince batma noktasına gelen Botaş halkın doğalgazına, hem de kış arefesinde korkunç bir zam yapınca, en büyük borçlunun Gökçek olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet'te Murat Kışlalı da araştırmış.. Sonuç.. Gökçek'in Botaş'a 600 milyon, Hazine'ye 4.5 milyar Yeni Lira borcu var, iyi mi? Gökçek'in 4.5 milyar borcunu karşılaştırmış Murat.. Kültür Bakanlığı bütçesi 1 milyar lira.. Ulaştırma 1.2 milyar, Başbakanlık 2.5 milyar, Adalet 3.5 milyar ve İçişleri 3.7 milyar liralık bütçeleri ile Gökçek'in borçlarının altındalar.. Şimdi böylesi borç batağındaki bir belediyenin ligde zaten tonla takımı olan Ankara halkının sırtına oğul Gökçek keyfi için bunca "Futbol" masrafı yüklemesi ne demektir, Spor Bakanımız söylerler mi? Bu lüzumsuz mastürbasyon kulüpleri, belediyesporların profesyonel futboldan uzaklaştırılmaları için daha ne bekleniyor?"

En kral derbinin mazisinden

Derbi havasina kanallar erkenden girdikleri icin kimisi eski maclardan bazılarını yayınladılar mactan bir gun once. FB-GS arasında bircok mac efsanedir ama sanırım 3-4lük kupa maçı birçoğunun önünde yer alır. Aradan yıllar gecince unutmusum ilkokul 5 zamanımın bu acı tecrubesini. Nitekim benim macla ilgili hatırladıklarım Aykut'un sıfırdan attıgı gol ile Hasan Vezir'in hattrick yapıp akabinde GS'ye kapagı atması. Ozetleri izleyince neleri unuttugumu anımsadım. 3-0'dan 3-4'e mac donmesi ayrı, GS'de Tanju'nun ilk yarida hattrick yapması ayrı, FB'de Hasan Vezir'in ikinci yari hattrick yapmasi ayri, Rıdvan'in 4 golun birden asistini yapması ayrı. Yuh ya ne macmıs. 8-9 derbide toplasan olmıcak seyler bi macta topluca olmus resmen. Simdi olsa boyle bi mac yer yerinden oynar valla. Resim de bu macin biraz sonrasinda, eskilerde kalan futbolcu kacirip imza attirma sacmaligindan kalma.

Thursday, November 6, 2008

Maradona adamlarini izlerkene

Dun gece Arsenal-FB macindan ara ara kacip R.Madrid-Juve macina goz atiyordum. Derken bi ara tribunlerde Maradona'yi gosterdi TV. R.Madrid'de Higuain, Heinze ve Saviola gibi Arjantinliler de oynadigi icin ilk milli maci oncesinde potansiyel oyuncularini tartmaya geldi heralde Maradona. Sik sik da takim menejeri -ki ayni zamanda 86 dunya kupasini aldiklari takimin hocasidir- Carlos Bilardo, Maradona'ya birseyler anlatiyordu. Dogrusu bana dogalliktan yoksun geldi Maradona'nin halleri. O yaramaz cocuk sanki bi anda gitti, muthis saygin, isini ciddiye alan bi hoca geldi... Olamaz tabi boylesi bi degisim. O yuzden de kiyafet egreti duruyo. Arjantin milli takimina muthis sempatim vardir, umarim da -biz alamayacagimiza gore- onlar alirlar bi sonraki dunya kupasini. Ama bunu Maradona ile yapacaklarindan supheliyim. Uzun soluklu boylesi projelerden tez zamanda soguyup eski haline doner gibi geliyor El Diego. Eh ama bi de sampiyon yaparsa Arjantin'i... O vakit Arjantin halki ne yapar merak ediyorum. Zaten halihazirda Maradona dininin bile oldugu bi ulke bu sefer heralde Maradona dinini resmi ulke inanci yapar heralde.

Wednesday, November 5, 2008

Gecirgen iddaa

10 yildir duzenli olarak internet uzerinden bahis yapiyor olmama ragmen omrumde daha hic bi iddaa kuponu doldurmuslugum yoktur. Sistemin nasil calistigini bile takip etmedim uzun sure. Fakat daha sonra LigTV'nin kerameti kendinden menkul iddaa yorumculari sayesinde goz ve kulak asinaligim basladi ve sonucta da farkettim ki Iddaa muthis bi maden bulmus ve bunu anormal somuruyor. Simdi bu hafta arasi olan sampiyonlar ligi maclarindan bi demeti ele almis olayim ve benim kullandigim Interwetten ile Iddaa'nin oranlarini kiyaslayayim; kafadan su 5 maci sectim:
R.Madrid-Juve (Real galip Interwetten:1.55, Iddaa:1.40)
Roma-Chelsea (Chelsea galip Interwetten:2.1, Iddaa:1.75)
Celtic-ManUn (ManUn galip Interwetten:1.7, Iddaa:1.40)
Fiorentina-B.Munih (Bayern galip Interwetten:2.8, Iddaa:2.5)
L'pool-A.Madrid (L'pool galip Interwetten:1.65, Iddaa:1.35)
Sonucta boyle bi kombi yaptiginizda Interwetten'in verdigi 1'e 25.56 iken, Iddaa'nin verdigi 1'e 11.58 cikiyor. Yuh ama ya. Yani $50 koymak isteseniz bu maclarin kombinasyonuna kazandiginiz takdirde Interwetten $1,278 verirken, Iddaa $579 veriyor. Iddaa resmen internet uzerinden bu isi yapacak durumu olmayanlari resmen kucaga alip asimetrik informasyondan cebini dolduruyor. Ve garip bi sekilde kimsenin de buna giki cikmiyor.

Monday, November 3, 2008

Pierluigi Collina

Bu kitabi sanirim 3 sene once bi arkadasimin tavsiyesi uzerine okumustum. Daha once futbol uzerine epey kitap okumustum ama bi hakem otobiyografisinin yanina yaklasmisligim yoktu. Tabi eskiden hicbir hakem Collina kadar 'high profile' olmadigi icin buna cok da sasirmamak lazim heralde. Artik uzayli tipinden midir, karizmasindan midir bilemiyorum ama yer kurede bircok unlu futbolcudan daha fazla taniniyor kendisi. Kitabini da 'nedir bi insan evladini hakem olmaya tesvik eden ve daha sonra basarili kilan unsurlar' meraki ile aldim. Mac oncesi hakemlerin oyuncu karakter analizlerinden tutun da agir fitness antremanlarina kadar hic akliniza gelmeyecek seyleri cok guzel anlatiyor Collina. Benzer meraki olanlara Amazon.co.uk'e bakmalarini tavsiye ederim.