Sen ne ayaksin be birader dedirten adamlardan biri bu Daniel Day Lewis. Gecen yil kacirdigim There will be blood'i haftasonunda izlerken eski rolleri aklima geldi. Adamin girip cikmadigi kilik karakter kalmadi; mohikan, boksor, petrol arayici, kasap, handikapli. Tabi her bir karakteri de adam sanki oynamiyor da yasiyor. Onla calisan yonetmenler hayranmis Daniel abimizin tarzina. Hatta denilen odur ki bircogu -ozellikle de Scorsese- ellerine orjinal ve iyi bir senaryo gecti mi, once Daniel Day Lewis'in ajandasinin uygunlugunu kontrol ederler. Nitekim oynadigi karakteri resmen benimsiyormus bu asiri motive ve kendini adayici aktor. Herifin bu arada kazanmadigi odul yok. 4 defa aday oldugu Oscar'i 2 defa cepledi. Aldigi diger odulleri, yok Bafta'ydi, Empire'di, festivallerdi falan saymiyorum bile. Yalniz benim esas garip buldugum Day Lewis'in seciciligi. Ilk defa Oscar'i aldigi sene olan 1989 yilindan bu yana tam 20 yil gecmis ancak bu surede oynadigi film sayisi sadece 9. Bu filmlerin de cogunu zaten ya Scorsese yonetmis ya da Sheridan. Yani baba ancak 2 yilda bir falan kamera onune geciyor. Bizi de kendinden mahrum birakiyor. Bir yandan uzuluyor, obur yandan sapka cikariyorum tabi. Yine de kendisini pek normal buldugumu soyleyemicem. Bi gariplik var bu herifte.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment