Sunday, March 15, 2009

Tuncay Sanli

Tuncay'in Fener'in isildakli ortamini birakip da EPL'in vasat alti takimlarindan birine gitmis olmasi kimilerince tartisilagelen bir konu. Ben oyle dusunenlerden degilim. Ne yazik ki Turk futbolculara olan olumsuz bakis bizim futbolcu ihrac etmemizi zorlastiriyor. Nitekim haklilar da; getirecekler paralari dokup sonra oyuncu aglayip zirlicak, iklime alisamadim, kebap yok, sosyal hayat kisitli falan.. Ustelik TRdeki absurd ilgi, alakaya alisan kimileri icin yurt disinda bi anda ' no name' bi zat haline gelmek de ayri yuk. Neyse, uzatmiyim herkes biliyr bunlari zaten. Sonucta da bizim topcumuz Istanbul'dan sonrasini vizyon edinemez, edinmeye kalksa g.tu yemez, g.tu yese memleket ozlemiydi, adaptasyon sorunuydu derken ayrildigi takima geri doner. Tuncay, Nihat, Tugay gibi bu konudaki istinasni olanlar ise klasik Turk topcusundan kendilerini ayiran zihinsel yapilarini izledikleri kariyer cizgisine de yansittilar, ihrac olduklari takimlari geldikleri takimla karsilastirma ahmakligini yapmadilar, 'gideceksem X ligin kralindan asagisi bana yakismaz' hiyarligi yapmadilar, ve gittikleri takimlarla da ozdeslesir oldular. Bunun son ornegi de Tuncay kardesimiz. Lafi buraya kadar bunun icin getirdim. Tuncay ne halt etmeye M'boro gibi ust siralari goremeyen bi takima hem de FB gibi takimi (bana gore bi sirki) birakip gitti sorusunun cevabi aslinda cok basit; ufkunun dogrultusunda kendini gelistirmeye. Tuncay'in kendini Ankaraspor deplasmaninda Hurriyet'in karsisinda kosarak mi kendini gelistirecekti, yoksa Gerrard'dan siyrilmak icin, Terry'ye kendini unutturmak icin kendini zorlarken mi? Tabi bu arada -her ne kadar su anda kume dusme adina en garanti iki takimdan biri gibi gozukse de- M'boro dedigimiz takim sundan 3 sezon once UEFA finali gormustur. Yani kimi kucumsedigimizi de bilmemiz lazim. Neyse, laf yine uzadi; bu haftasonu M'boro kume dusmeme yarisindaki en buyuk rakiplerinden Portsmouth ile oynadi ve berbat bir oyun sonrasi beraberligi uzatmalarda kurtardi. Taraftarlar protesto tezahurati enteresandi; "we've only got one player". Ustelik bu oyuncu altyapisindan yetisip milli takima kadar cikan Downing ya da takim kaptani Pogatetz degil. Taraftarin tek oyuncumuz var dedikleri adam bizim Tuncay. Tabi bu duruma takimin hocasi Southgate aninda mudahale etmis takimin diger elemanlarini da korumak adina. Enteresan valla. Tuncay'a bak sen. Hissiyatim odur ki bu halde M'boro kume duser, Tuncay da EPL'in orta-ust siralarindan birine, bi Villa'ya bi Everton'a yatay gecis yapar. Nitekim gorunuse gore M'boro icin yapacagini yapmis bile.

Monday, March 2, 2009

Daniel Day Lewis


Sen ne ayaksin be birader dedirten adamlardan biri bu Daniel Day Lewis. Gecen yil kacirdigim There will be blood'i haftasonunda izlerken eski rolleri aklima geldi. Adamin girip cikmadigi kilik karakter kalmadi; mohikan, boksor, petrol arayici, kasap, handikapli. Tabi her bir karakteri de adam sanki oynamiyor da yasiyor. Onla calisan yonetmenler hayranmis Daniel abimizin tarzina. Hatta denilen odur ki bircogu -ozellikle de Scorsese- ellerine orjinal ve iyi bir senaryo gecti mi, once Daniel Day Lewis'in ajandasinin uygunlugunu kontrol ederler. Nitekim oynadigi karakteri resmen benimsiyormus bu asiri motive ve kendini adayici aktor. Herifin bu arada kazanmadigi odul yok. 4 defa aday oldugu Oscar'i 2 defa cepledi. Aldigi diger odulleri, yok Bafta'ydi, Empire'di, festivallerdi falan saymiyorum bile. Yalniz benim esas garip buldugum Day Lewis'in seciciligi. Ilk defa Oscar'i aldigi sene olan 1989 yilindan bu yana tam 20 yil gecmis ancak bu surede oynadigi film sayisi sadece 9. Bu filmlerin de cogunu zaten ya Scorsese yonetmis ya da Sheridan. Yani baba ancak 2 yilda bir falan kamera onune geciyor. Bizi de kendinden mahrum birakiyor. Bir yandan uzuluyor, obur yandan sapka cikariyorum tabi. Yine de kendisini pek normal buldugumu soyleyemicem. Bi gariplik var bu herifte.